Merhaba.
Makaleler için not tutma uygulaması arayışım çok kısa sürdü ve Evernote uygulamasında karar kıldım. Google hesabımı bağlayıp hızlıca not almaya başlayacaktım ki Notlar sekmesinde 2017'den kalan birkaç not olduğunu fark ettim. Meğer 2017'de bir süreliğine Evernote kullanmış ve "Anlık Parçalar" başlıklı paragraflar yazmışım. Kimisi öykü fikri kimisi gelişigüzel bir paragraf. Hiç tamamlanamayacak halde olanlar ile okurken sıkıldıklarımı direkt çöp kutusuna gönderdim. Kalanları ise buraya aldıktan sonra diğerlerinin yanına göndereceğim. Önden buyrun.
Anlık Parçalar IV
Pırıl pırıl parlayan ayakkabısının ucunda ufak bir leke. Kim bilir, kimlerin arasından geçmeye çalışırken nereye çarptı ayağını da o ufak lekeyi de aldı yanına? Biz bu durumu çok naif bir tesadüf gibi anlatan bu satırları yazınca kafasını kaldırıp bize bakıyor. Bu durumdan memnun olmaması gerektiğini düşünüyor, öyküde bir söz hakkı varsa, kendisini memnuniyetsiz tasvir etmemizi istiyor. Çünkü sabah boyadığı ayakkabısının üzerine, daha gün yolunun yarısına gelmeden bir leke gelip yerleşmiş. Bu yüzden lekeyi işgalci gibi anlatmamızın daha doğru olacağını düşünüyor, ama bizden çekindiği için ağzını açmıyor. Bir şekilde bunları düşünebiliyor olmaktan memnun, bizimle zıtlaşıp bu ayrıcalığından mahrum bırakılmak istemiyor. Nedense çok yakın hissettiği birtakım kişilerin geçmişte aynı duruma düştüklerini, isyan ettikleri için dipsiz ve karanlık bir kuyuya gönderildiklerini hatırlıyor. Ürperiyor. Kendini yapayalnız hissediyor, konuşacak kimsesi yok. Bizi saymazsak tabii, ancak bizimle de konuşmaya cesareti yok. Dahası bunun mümkün olup olmadığını, en kötüsü o konuşmak istese bizim isteyip istemeyeceğimizi bilmiyor. Onu değersiz bulma ihtimalimizi düşünmek istemiyor.
Bir zamanlar, kendini yalnız hissetmediği zamanlar, bizim orada olmadığımızdan emin. Ne zaman ki bizim tarafımızdan keşfediliyor, o zaman yavaş yavaş yalnızlaşıyor. Çevresindeki herkes kayboluyor, kendini parçası saydığı bütün dağılıyor. İşte, çok bariz ki şimdiki yalnızlığı bizimle alakalı. Bunu fark edince bir daha ürperiyor, omuzları titriyor.
Hürmet ettiği, içten içe sevdiği yaratıcısının yakınlarına yaptıklarını düşününce kendisini berbat hissediyor. Bir şeylere ihanet ettiğini, kötü adamla işbirliği yapıp arkadaşlarını yüz üstü bıraktığını ve onların dipsiz kuyuya gönderilmesine neden olduğunu anlıyor. Onun suçu elbette. Bu kadar keskin bir karaktere sahip olmasa, kendi hikayesinin deminin geldiğini bize hissettirmese bunların hiçbiri olmaz, üzerinde çalıştığımız onca karakteri bir kalemde kuyuya atıp onun hikayesini dinlemezdik. (14 Eylül 2017)
Yorumlar
Yorum Gönder