Yayıncı: Jaguar Kitap
Çeviren: Finesa Xhibo
Editör: Berk Çetin
Okunacak kitap fazla, okumak için gereken zamanımız ise az. Üstelik, zamanımız gittikçe azalırken okunmayı bekleyen kitapların sayısı gün geçtikçe artıyor. Elimizde sihirli bir değnek olmadığı için kalan sınırlı vaktimizi iyi eserlerin peşinden koşarak, kötü eserlerden ise kaçarak geçiriyoruz. Koşunun yorgunluğunu atmak ve kötü eserler karşısında ihtiyacımız olan teselliyi bulabilmek içinse elimden gelen, teselli için önerilebilecek iyi eserlerin peşine düşmek. İşte bu yüzden bugün teselliyi, "Rüyalar Sarayı" isimli romanda arıyoruz.
İmparatorluğun dört bir köşesinde görülen rüyaları toplamak, tasnif etmek, yorumlamak ve her hafta "Ana Rüya" olarak tabir edilen, İmparatorluğun politikalarını belirleyecek esas rüyayı sunmakla görevli bir kurum: Tabir Sarayı, bir bakıma Rüya Bakanlığı. Meşhur Köprülü ailesinin (Qyprilli) genç üyesi Mark-Alem, Tabir Sarayı'nda işe başlar. Mark-Alem, Saray'ın koridorlarında kaybolurken biz okurlar da onu takip eder, onunla birlikte kayboluruz. Tıpkı sisli bir havada ilerler gibi yolumuzu tam tayin edemeden, dışarıdan gelecek yardıma her an muhtaç ilerleriz. Sisin dağılıp önümüzü görebildiğimiz o anı bekleriz.
Ancak "Rüyalar Sarayı"nda sisin dağıldığı bir an yok. Tıpkı rüyalar gibi muğlaklık üzerine inşa edilen roman, bu muğlaklığı aydınlatmak için harekete geçme konusunda bocalayan Mark-Alem gibi bir baş karaktere sahip olduğu için hikayesini sis perdesinin arkasından anlatıyor. Ancak kötü bir şey değil bu. Aksine, rüyaları yorumlayan bir bürokratik yapı fikrine son derece uyan bir tercih. Tabir Sarayı'nın labirenti andıran koridorları, belirsiz çalışma saatleri, karmaşık yapısı ve esasında en başta yaptığı işin muğlaklığı ve kötüye kullanıma açıklığı; tekinsiz bir ortam yaratıyor. Bu ortam yaratıldıktan sonra iki tercih yapılabilir: Ya bu tekinsizlikle mücadele edecek bir kahraman yaratacaksınız ya da kahramanınız bu tekinsizlikte boğulacak. İsmail Kadare tercihini Dava'nın Joseph K.'sını andıran bir karakter yaratmaktan yana kullanmış. Ancak bununla yetinmemiş.
Meşhur Köprülüler ailesinin bir ferdi olarak aile adının altında bocalayan Mark-Alem, bütün bu bocalamalarına rağmen bürokratik merdivenin basamaklarını tırmanıyor. Rüyalar hakkında belirgi bir yeteneği olmasa da en önemli dairelerde çalışıyor. Öyle ki ailenin felaketine neden olacak rüya birkaç kez karşısına çıkıyor, ancak rüyayı yorumlayamıyor. Buna rağmen, felaket yaşandıktan sonra görevinde yükseliyor. İmparatorluğun üst kademelerinde yer alan dayısı Vezir'in bu işte ne kadar parmağı olduğu bilinmiyor. Bütün kitap boyunca yaptığı işte bocalayan, Tabir Sarayı'nın işleyişini tam anlamıyla çözemeyen ve rüyalar karşısında tedirginliğini atamayan Mark-Alem, ailesinin felaketi olan bir olayın ardından Saray'ın bürokratik merdivenlerini tırmanıveriyor (bürokratik koridorlarını geçiveriyor, demeliyim belki de).
180 sayfalık bu kısa romanda Mark-Alem'i akıntıya kapılmış bir halde görüyoruz. Tabir Sarayı'nın koridorlarında molaya çıkan memurların akıntısına, rüyaların tekinsizliğinin akıntısına, günlerin akıntısına ve en sonunda bürokratik akıntıya kapılıyor. Akıntıya karşı çıkmıyor, kendisini akıntıya bırakıyor. Bu kabullenişin Mark-Alem'i Saray'ın en önemli mevkilerine getirmesi, kitap boyunca yer yer karşılaştığımız bürokrasi eleştirisinin zirve noktası oluyor. Ailesinin felaketine neden olan rüyanın gerçek anlamını, önüne birkaç kez gelmesine rağmen anlayamayan Mark-Alem, kurumun bir numaralı ismi oluyor. Bunun imparatorluk içindeki güç gruplarının mücadelesinin bir sonucu olup olmadığı ise muallakta kalıyor.
İlk sayfada Mark-Alem'le beraber girdiğimiz Tabir Sarayı'ndan, son sayfada bu sefer Mark-Alem'i içeride bırakarak ayrılırken yanımızda bu belirsizlik kalıyor. Halbuki bürokrasi bize bunu vaat etmiyordu. Kesinlik, hız, netlik, teknik vs. Max Weber, modern bürokrasinin bu avantajları sayesinde demir bir kafese dönüşeceğini söylüyordu. Kadare, bir demir kafes inşa etmiyor. Belirsizlik ve tekinsizlik karşısında bir akıntı sunuyor. Biz belki kurtuluyoruz bu akıntıdan, neticede kitap bitiyor. Ancak akıntı durmuyor.
Teselli Puanı: .../5
Yorumlar
Yorum Gönder