Ana içeriğe atla

Evernote Temizliği II

Merhaba.

Makaleler için not tutma uygulaması arayışım çok kısa sürdü ve Evernote uygulamasında karar kıldım. Google hesabımı bağlayıp hızlıca not almaya başlayacaktım ki Notlar sekmesinde 2017'den kalan birkaç not olduğunu fark ettim. Meğer 2017'de bir süreliğine Evernote kullanmış ve "Anlık Parçalar" başlıklı paragraflar yazmışım. Kimisi öykü fikri kimisi gelişigüzel bir paragraf. Hiç tamamlanamayacak halde olanlar ile okurken sıkıldıklarımı direkt çöp kutusuna gönderdim. Kalanları ise buraya aldıktan sonra diğerlerinin yanına göndereceğim. Önden buyrun.

Anlık Parçalar III
İki, bilemedin üç farklı kalıbı var. Nefeslenmek için verdiği kısa molaların dışında aynı tekdüze ses tonuyla sürekli olarak bu kalıpları tekrarlıyor. Sesi farklı amaçlar için kullanıma müsait olsa da bunun farkında olduğunu hiç sanmıyorum.
Bazen sanki aklına takılmış gibi bazense en çok o kalıbı sevdiğini belli etmek ister gibi tek bir kalıpta duruyor ve en az on kere üst üste aynı kelimeleri söylüyor. İster istemez yaptığı bu işin bütün hayatını etkilediğini düşünüyorum. Çocuklarına aynı kalıplarla bağırıyor, eşine aynı kalıplarla sesleniyor, arkadaşlarıyla aynı kalıplarla konuşuyor. Kızdığında homurdanması, sevindiğinde kıkırdaması, şaşırdığında damağından gelen ufak şaklama, hep aynı kalıpların üzerinde çok çalışılmamış birer kopyaları. Aynı tok ses, kalıplarını bozmadan yaşamına devam ediyor. Buna yaşamak denebilir mi, emin değilim. Çünkü ne kadar uğraşırsam uğraşayım adamı göremiyorum, önümde yalnızca "Oran, Oran, Oran" veya "Yıldız-Oran, Yıldız-Oran, Yıldız-Oran" kalıpları duruyor. Kalıplar, havada kendi kendilerine süzülüyor, parkın güvercinleri arasına karışıyor. Ancak adam görünmüyor, yok işte, kaybolmuş. Sanki her hecede adam biraz daha silikleşmiş ve yıllar önce geride kendisinden hiçbir şey bırakmayarak kaybolmuş. Öylece, hiç varolmamış gibi. Yerini kalıplara bırakmış.

İşin kötüsü, kimse adamın kaybolduğunu anlamamış. (13 Eylül 2017)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sınavlar İçin Tavsiyeler (Evet, Sınavlardan Sonra)

Acısıyla tatlısıyla bir sınav döneminin daha sonuna geldiniz, tebrikler. Artık derin bir nefes alabilir, vize sonuçlarını beklemeye başlayabilirsiniz. O da ne? Henüz sınav döneminiz bitmeden birkaç sınav açıklandı bile. Test sınavlarının yalnızca sizin için değil, hocalarınız için de avantajları var.  İşte onlardan birini görmüş oldunuz. Notlarınız beklediğiniz gibi gelmedi. Halbuki siz yazmıştınız. Zaten çalışmıştınız. Belli ki hocanız zor sordu, anlatmadığı yerden sordu, vs. Ya da belki de kağıtları okumadı. Asistanına okuttu, rastgele puanlama yaptı, kağıtları havaya atıp ters düşenlere yüksek verdi. Belki de hoca size taktı. Zaten şüpheleniyordunuz, derste size kötü kötü bakıyordu. Aa, derse gelmediniz. O zaman derse gelmediğiniz için de takmış olabilir. Bunların hepsini düşündünüz, düşündükçe daha da ikna oldunuz ve hocaya e-posta atmaya karar verdiniz. Ama nasıl yazacağınızı bilmiyorsunuz. Doğru yerdesiniz. Sizin için aşağıya bir örnek bırakıyorum: "Merhaba Sayın Hocam, Ben ...

Pratiklerde Hayatta Kalma Rehberi

Başlarken Not:  Neredeyse bir sene önce, vize sınavlarından sonra, sınav dönemi boyunca üzerine düşündüğüm metni blogda paylaşmıştım. Bu yazı,  o yazının  devamı. Bu nedenle önce o yazıyı okumanız daha iyi olacaktır. Çünkü orada yer alan tavsiyeler, doğal olarak burada yer almayacak. Bu yazıda daha spesifik olarak sınav gözetmenliği boyunca dikkatimi çeken durumlara ilişkin tavsiyelerde bulunacağım. Aslında daha çok söyleneceğim ama öyle söyleyince pek hoşunuza gitmiyor, "sen kim oluyorsun" itirazları ve diğer daha kötü anmalarla kulaklarım çınlıyor. Notun Notu: Yazıya başlarken niyetim gerçekten de sınavlar hakkında tavsiye verdiğim ikinci bir yazı yazmaktı. Ancak soru çözümüne yönelik pratik derslere ilişkin söyleyeceğim çok sözüm varmış. Ayrı bir yazı oluşturacak hacme ulaşınca önce bu yazıyı yayınlamaya karar verdim. Yazmak için yola çıktığım yazı da haliyle ertelendi. Sınavlardan önce yetişir mi, bilemiyorum. Gerçi ilk yazıyı düşünürsek yetişip yetişmemesi o kadar da...

Kontrol Kalemi: Barış Bıçakçı - Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin

Yayıncı:  İletişim Yayınları Editör:  Tanıl Bora Kapak: Suat Aksu Sayfa Sayısı : 131 Okunacak kitap fazla, okumak için gereken zamanımız ise az. Üstelik, zamanımız gittikçe azalırken okunmayı bekleyen kitapların sayısı gün geçtikçe artıyor. Elimizde sihirli bir değnek olmadığı için kalan sınırlı vaktimizi iyi eserlerin peşinden koşarak, kötü eserlerden ise kaçarak geçiriyoruz. Koşunun yorgunluğunu atmak ve kötü eserler karşısında ihtiyacımız olan teselliyi bulabilmek içinse elimden gelen, teselli için önerilebilecek iyi eserlerin peşine düşmek. İşte bu yüzden bugün teselliyi, " Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin " isimli romanda arıyoruz. Zaman zaman Barış Bıçakçı uğruyor hayatlarımıza. Bir anda yeni romanının geleceği haberini alıyor, o güne kadar bekliyor, çıktığı gibi okuyor, böylece onu dinlemiş oluyor ve ardından kendisini uğurluyoruz; bir sonraki eserine kadar. O da iki eseri arasındaki süreçte ortadan kayboluyor, hiç görünmüyor, haber vermiyor; sonra bir anda yeni eseriyl...