Ana içeriğe atla

Sakıncalı Maarif Takvimi - Giriş



Saatli maarif takvimlerini bilirsiniz.

Ülkemizde bir zamanlar, gerek ön sayfada verdiği mühim bilgiler, gerek de arka sayfasında yer alan çeşitli konularda ufuk açıcı yazılarla evlerin baş köşelerinde yer almıştır. Kimi aileler, saatli maarif takvimlerini adeta bir aile ferdi olarak görmüş; takvime, bu ilgiye uygun olarak davranmış ve yapraklarını özel bir ihtimam ile koparmıştır.

Bugünlerde eski öneminden uzak kalmış olsa da Anadolu'nun pek çok yerinde hala, bu takvimlere rastlayabilirsiniz. O gün tarihte neler yaşandığını, günün yemeklerini, günün kız ve erkek çocuk isimlerini hala öğrenebilirsiniz. Arka tarafını çevirdiğinizde de ufuk açıcı bilgiler ile keyifli dakikalar geçirebilirsiniz. Korkmanızı gerektirecek hiçbir şey yoktur.

Tabii, evinizdeki takvim, toplumumuzun yıkılması için yıllar önce gizlice basılmış olanlardan değilse. Gazetemiz, çok tehlikeli araştırmalarının ardından, yıllar önce basılmış olan bu örneklere erişti. Yalnızca siz değerli okuyucularımızı bilinçlendirmek için göze aldığımız riskleri bir tarafa bırakıp sizlerle bu, çok önemli araştırmamızın sonuçlarını paylaşacağız. Siz değerli okuyucularımızdan tek isteğimiz, lütfen ama lütfen bu sayfaları, çocuklarınızın erişemeyeceği yerlerde okuyunuz ve saklayınız. Uzmanlar, takvimin artık toplum için yıkıcı olamayacağını beyan etseler de gazetecilik etiği gereği, uyarımızı yapıyoruz.

Peki her şey nasıl başladı? Ülkemizin çalkantılı bir süreçten geçtiği 70'li yıllarda, ismini vermekten imtina ettiğimiz bir yasadışı bir örgüt, neredeyse her evde bulunan takvimi kullanarak çalkantılı süreci daha da karıştırmak için harekete geçti ve birkaç yıl boyunca süren eylemleri ile saatli maarif takvimlerimizi ufak ufak sabote ettiler. Eylemlerini büyük bir gizlilikle gerçekleştiren örgüt, ilk başlarda, gözlerden kaçmaya müsait değişiklikler yapmış; birkaç dikkatli okur dışında pek kimsenin dikkatini çekemeyince daha ''radikal'' eylemler yapmaya karar vermiştir. Bugün, ismini vermekten imtina ettiğimiz örgütün tam olarak bir takvim yılını dolduracak kadar dezenformasyonda bulunduğunu kesin olarak biliyoruz. İsmini vermekten imtina ettiğimiz örgüt, tarihte yaşanmamış olayları yaşanmış gibi göstermiş; şanlı tarihimizle dalga geçmiş, pek çok ünlü tarihi şahsiyeti alaya almıştır. Takvim yaprağının, faydalı bilgiler vermek için kullanılan arka sayfasını da kendi hain emellerine alet etmiş ve özel bir amaçla hazırlandıkları her hallerinden belli olan yazılar ile halkımızın aklının karışmasına neden olmuştur. Bir sonraki yazımızda, bu serimizin ilk, ''Sakıncalı Maarif Takvimi'' nin ise pek çok sakıncalı sayfasından herhangi birini okuyor olacaksınız.

Ancak, tekrar ve tekrar uyarmamız gerekiyor. Her ne kadar ismini vermek istemediğimiz örgüt emellerine ulaşamamış olsa da tamamen kötücül ve yıkıcı olan yazılara karşı her zaman dikkatli olmakta fayda vardır. Genç zihinlerin bu deli saçması metinlerle karşılaşmamaları, onların gelişimi için en iyisidir. Bu yüzden, gereken tedbirleri almadan ve yalnız olduğunuzdan iyice emin olmadan sayfayı çevirmeyiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sınavlar İçin Tavsiyeler (Evet, Sınavlardan Sonra)

Acısıyla tatlısıyla bir sınav döneminin daha sonuna geldiniz, tebrikler. Artık derin bir nefes alabilir, vize sonuçlarını beklemeye başlayabilirsiniz. O da ne? Henüz sınav döneminiz bitmeden birkaç sınav açıklandı bile. Test sınavlarının yalnızca sizin için değil, hocalarınız için de avantajları var.  İşte onlardan birini görmüş oldunuz. Notlarınız beklediğiniz gibi gelmedi. Halbuki siz yazmıştınız. Zaten çalışmıştınız. Belli ki hocanız zor sordu, anlatmadığı yerden sordu, vs. Ya da belki de kağıtları okumadı. Asistanına okuttu, rastgele puanlama yaptı, kağıtları havaya atıp ters düşenlere yüksek verdi. Belki de hoca size taktı. Zaten şüpheleniyordunuz, derste size kötü kötü bakıyordu. Aa, derse gelmediniz. O zaman derse gelmediğiniz için de takmış olabilir. Bunların hepsini düşündünüz, düşündükçe daha da ikna oldunuz ve hocaya e-posta atmaya karar verdiniz. Ama nasıl yazacağınızı bilmiyorsunuz. Doğru yerdesiniz. Sizin için aşağıya bir örnek bırakıyorum: "Merhaba Sayın Hocam, Ben ...

Pratiklerde Hayatta Kalma Rehberi

Başlarken Not:  Neredeyse bir sene önce, vize sınavlarından sonra, sınav dönemi boyunca üzerine düşündüğüm metni blogda paylaşmıştım. Bu yazı,  o yazının  devamı. Bu nedenle önce o yazıyı okumanız daha iyi olacaktır. Çünkü orada yer alan tavsiyeler, doğal olarak burada yer almayacak. Bu yazıda daha spesifik olarak sınav gözetmenliği boyunca dikkatimi çeken durumlara ilişkin tavsiyelerde bulunacağım. Aslında daha çok söyleneceğim ama öyle söyleyince pek hoşunuza gitmiyor, "sen kim oluyorsun" itirazları ve diğer daha kötü anmalarla kulaklarım çınlıyor. Notun Notu: Yazıya başlarken niyetim gerçekten de sınavlar hakkında tavsiye verdiğim ikinci bir yazı yazmaktı. Ancak soru çözümüne yönelik pratik derslere ilişkin söyleyeceğim çok sözüm varmış. Ayrı bir yazı oluşturacak hacme ulaşınca önce bu yazıyı yayınlamaya karar verdim. Yazmak için yola çıktığım yazı da haliyle ertelendi. Sınavlardan önce yetişir mi, bilemiyorum. Gerçi ilk yazıyı düşünürsek yetişip yetişmemesi o kadar da...

Kontrol Kalemi: Barış Bıçakçı - Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin

Yayıncı:  İletişim Yayınları Editör:  Tanıl Bora Kapak: Suat Aksu Sayfa Sayısı : 131 Okunacak kitap fazla, okumak için gereken zamanımız ise az. Üstelik, zamanımız gittikçe azalırken okunmayı bekleyen kitapların sayısı gün geçtikçe artıyor. Elimizde sihirli bir değnek olmadığı için kalan sınırlı vaktimizi iyi eserlerin peşinden koşarak, kötü eserlerden ise kaçarak geçiriyoruz. Koşunun yorgunluğunu atmak ve kötü eserler karşısında ihtiyacımız olan teselliyi bulabilmek içinse elimden gelen, teselli için önerilebilecek iyi eserlerin peşine düşmek. İşte bu yüzden bugün teselliyi, " Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin " isimli romanda arıyoruz. Zaman zaman Barış Bıçakçı uğruyor hayatlarımıza. Bir anda yeni romanının geleceği haberini alıyor, o güne kadar bekliyor, çıktığı gibi okuyor, böylece onu dinlemiş oluyor ve ardından kendisini uğurluyoruz; bir sonraki eserine kadar. O da iki eseri arasındaki süreçte ortadan kayboluyor, hiç görünmüyor, haber vermiyor; sonra bir anda yeni eseriyl...