Ana içeriğe atla

Kontrol Kalemi IV: Yedi - Cem Akaş


Yedi - Cem Akaş

Sayfa Sayısı: 232 (Çıkarılan bölümlerden Kronk dininin fanatikleri sorumludur.)
Vahiylerin Geliş Tarihi: Bilinmiyor. Kronk'un ilk peygamberinin çelişkili yanıtları, bu konuda kimseye yardımcı olmuyor.
Basım Yılı: İsa'nın şehadetinden çok sonra.
Kitabın Yazarının Cem Akaş Olma İhtimali: 1/2. (Karakterlerden birinin, bir şekilde kapağa ismini yazdırmayı başarmış olması, ihtimali kuvvetlendiriyor.)
Kitapta Geçen Olayların Zaten Yaşanmış Olma İhtimali: 1. (Sadece siz hatırlamıyorsunuz.)

Okunacak kitap fazla, okumak için gereken zamanımız ise az. Üstelik, zamanımız gittikçe azalırken okunmayı bekleyen kitapların sayısı gün geçtikçe artıyor. Elimizde sihirli bir değnek olmadığı için kalan sınırlı vaktimizi iyi eserlerin peşinden koşarak, kötü eserlerden ise kaçarak geçiriyoruz. Koşunun yorgunluğunu atmak ve kötü eserler karşısında ihtiyacımız olan teselliyi bulabilmek içinse elimden gelen, teselli için önerilebilecek iyi eserlerin peşine düşmek. İşte bu yüzden bugün teselliyi, Yedi adlı romanda arıyoruz.


1. Bu kitapta anlatılanlar yaşandı, yaşanıyor ve yaşanacak. Kronk dahil bunu kimse değiştiremez. Kronk dışındakilerden şüpheliyim, ama Kronk'un değiştiremeyeceği kesin. Kendisi, pek becerikli bir Tanrı değil çünkü. Ancak Cem Akaş, becerikli bir yazar. 

2. Hakan, Kronk dininin yıllardır beklenen ikinci peygamberi olduğunu öğrenen bir fizikçi. Birtakım olaylar sonucunda esas karakterimiz olmuş bir kader kurbanı. Bütün bunların sebebi, kitabın sonunda ortaya çıkıyor. (Ancak 1/12 ihtimalle, bütün gerçeklere çok daha önceden erişmiş olma imkanınız var.)

3. Yağmur, Kronk dini hakkında şüphe uyandıracak derecede çok fazla bilgiye sahip, ancak sahaf olması dolayısıyla kendisini aklayabileceğimiz bir karakter. Hakan'ın sevgilisi, Hakan tarafından kaleme alınan ilişki manifestosunun yazılmasında etkili olduğundan şüphelenebiliriz. Sahaf olması, Hakan tarafından yazılan metinde parmağı olabileceği şüphesini kaldırmıyor. Sahaflık öyle bir meslek değil.

4. Kronk ülkemizde özellikle Ankara İstanbul İzmir gibi şehirlerde müritlere sahip olup bu müritlerini kritik yerlere konuşlandırarak ülke çapında önemli bir etki yaratmayı amaçlıyor gibi görünse de kendi kronik sorunları nedeniyle pek yol alamayan bir inanış öncelikle peygamberlik müessesesinde sorun yaşıyorlar ilk peygamberin sesi soluğu çıkmazken geleceği rivayet edilen ikinci peygamber hakkındaki dedikodular ortamı ziyadesiyle geriyor işte tam o sırada ikinci peygamber bir anda ortaya çıkıyor bunun altı üstü bir dedikodu olduğu düşünülebilirdi ancak ikinci peygamberin bütün alametleri taşıyor olması ilk peygamberi destekleyenlerin tedirginlik duyması için yeterli oluyor ile harekete geçmeye karar veriyorlar bu noktada ikinci peygamberin Hakan olduğunu hatırlatmak önemli çünkü hedefteki ismin Hakan olacağı bariz üstelik sayfalar ilerledikçe ile Hakan'ın Kronk ile peygamberliği hakkındaki inançları değiştikçe olaylar tuhaflaşacak ile bunu okumak okuru oldukça meraklandıracak çünkü Kronk böyle olmasını istedi.

5. Peki ben, neden tam şu an böyle tuhaf bir inceleme yazıyorum? Bu soruyu, parçalarına ayırarak her parçayı ayrı ayrı cevaplamak gerekiyor. Çünkü, kitaptan da öğrenebileceğiniz üzere her parça, bütüne çok farklı şekillerde hizmet ediyor. İlk soru: Ben kimim? Bu, sizi hiç ilgilendirmiyor. O yüzden bu soruyu geçiyoruz. İkinci soru: Şu andan kastımız ne? Mart ayının ortasında saat 23:50. Bu tabir, belirlilik ile belirsizliği bir arada taşıyor. Üçüncü soru: İnceleme neden tuhaf? Eğer daha önceki yazıları okuduysanız oradaki üsluptan ve kitapları inceleme tarzından uzaklaşıldığını fark edebilirsiniz. Bunun sebebini tahmin etmek zor değil. Çünkü farklı yazılmış bir kitabın değerlendirmesinin farklı olması gerektiğine karar verildi. Araya sıkıştırılmış soru: Kim tarafından karar verildi? Belki Kronk tarafından, kim bilebilir? Dördüncü soru: Neden yazıyorum? Bu çok geniş sorunun cevaplanması için daha geniş bir yere ve daha az üşengeç bir yazara ihtiyaç var. Beşinci soru: Bütün bu soru parçaları, esas soruya hizmet ediyor mu? Bu soru, konudan uzaklaşmamıza neden olabilecek, spekülatif bir soru. Lütfen konuya dönebilir miyiz?

6. Yer yer uçarı, kimi zaman tahmin edilemez, kimi zaman da merak uyandırıcı olmak iyidir. Hepsinin tek bir kitapta yer alması, üstelik bunun anlatımın olanaklarının zorlanmasıyla yeni ve keyifli bir anlatımın bulunmasıyla gerçekleşmesi okur için çok daha iyidir. Edebiyat da insanın anlatma sevdasındaki duraklardan biri iken durağı güzelleştirmek için uğraşan bir yazar, okur için büyük bir nimettir. Bunun için Cem Akaş'a saygı duymak gerekiyor. Olabilecek en kısa şekilde yazılmış bölümlerle merakı üst düzeyde tutan, yepyeni bir şey okuyor olmanın getirdiği heyecanı kitabın sonuna kadar taşıyan bir eser meydana getirmek büyük marifet. Bu da yetmezmiş gibi hikayedeki OuLiPo'cu dokunuşlar, okuma zevkini biraz daha artırıyor. Okur, yazar, kurgu arasındaki karanlık biraz olsun aydınlanıyor.

7. Tuhaf bir rakam. Nedense her inceleme sonunda yaptığımız puanlamayı, şimdi daha da tuhaf hale getirecek.

Teselli Puanı: 7/5


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sınavlar İçin Tavsiyeler (Evet, Sınavlardan Sonra)

Acısıyla tatlısıyla bir sınav döneminin daha sonuna geldiniz, tebrikler. Artık derin bir nefes alabilir, vize sonuçlarını beklemeye başlayabilirsiniz. O da ne? Henüz sınav döneminiz bitmeden birkaç sınav açıklandı bile. Test sınavlarının yalnızca sizin için değil, hocalarınız için de avantajları var.  İşte onlardan birini görmüş oldunuz. Notlarınız beklediğiniz gibi gelmedi. Halbuki siz yazmıştınız. Zaten çalışmıştınız. Belli ki hocanız zor sordu, anlatmadığı yerden sordu, vs. Ya da belki de kağıtları okumadı. Asistanına okuttu, rastgele puanlama yaptı, kağıtları havaya atıp ters düşenlere yüksek verdi. Belki de hoca size taktı. Zaten şüpheleniyordunuz, derste size kötü kötü bakıyordu. Aa, derse gelmediniz. O zaman derse gelmediğiniz için de takmış olabilir. Bunların hepsini düşündünüz, düşündükçe daha da ikna oldunuz ve hocaya e-posta atmaya karar verdiniz. Ama nasıl yazacağınızı bilmiyorsunuz. Doğru yerdesiniz. Sizin için aşağıya bir örnek bırakıyorum: "Merhaba Sayın Hocam, Ben ...

Pratiklerde Hayatta Kalma Rehberi

Başlarken Not:  Neredeyse bir sene önce, vize sınavlarından sonra, sınav dönemi boyunca üzerine düşündüğüm metni blogda paylaşmıştım. Bu yazı,  o yazının  devamı. Bu nedenle önce o yazıyı okumanız daha iyi olacaktır. Çünkü orada yer alan tavsiyeler, doğal olarak burada yer almayacak. Bu yazıda daha spesifik olarak sınav gözetmenliği boyunca dikkatimi çeken durumlara ilişkin tavsiyelerde bulunacağım. Aslında daha çok söyleneceğim ama öyle söyleyince pek hoşunuza gitmiyor, "sen kim oluyorsun" itirazları ve diğer daha kötü anmalarla kulaklarım çınlıyor. Notun Notu: Yazıya başlarken niyetim gerçekten de sınavlar hakkında tavsiye verdiğim ikinci bir yazı yazmaktı. Ancak soru çözümüne yönelik pratik derslere ilişkin söyleyeceğim çok sözüm varmış. Ayrı bir yazı oluşturacak hacme ulaşınca önce bu yazıyı yayınlamaya karar verdim. Yazmak için yola çıktığım yazı da haliyle ertelendi. Sınavlardan önce yetişir mi, bilemiyorum. Gerçi ilk yazıyı düşünürsek yetişip yetişmemesi o kadar da...

Kontrol Kalemi: Barış Bıçakçı - Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin

Yayıncı:  İletişim Yayınları Editör:  Tanıl Bora Kapak: Suat Aksu Sayfa Sayısı : 131 Okunacak kitap fazla, okumak için gereken zamanımız ise az. Üstelik, zamanımız gittikçe azalırken okunmayı bekleyen kitapların sayısı gün geçtikçe artıyor. Elimizde sihirli bir değnek olmadığı için kalan sınırlı vaktimizi iyi eserlerin peşinden koşarak, kötü eserlerden ise kaçarak geçiriyoruz. Koşunun yorgunluğunu atmak ve kötü eserler karşısında ihtiyacımız olan teselliyi bulabilmek içinse elimden gelen, teselli için önerilebilecek iyi eserlerin peşine düşmek. İşte bu yüzden bugün teselliyi, " Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin " isimli romanda arıyoruz. Zaman zaman Barış Bıçakçı uğruyor hayatlarımıza. Bir anda yeni romanının geleceği haberini alıyor, o güne kadar bekliyor, çıktığı gibi okuyor, böylece onu dinlemiş oluyor ve ardından kendisini uğurluyoruz; bir sonraki eserine kadar. O da iki eseri arasındaki süreçte ortadan kayboluyor, hiç görünmüyor, haber vermiyor; sonra bir anda yeni eseriyl...