Ana içeriğe atla

İki Alıntı

Bir süredir ''öteki'' ve ötekiyle iletişim üzerine düşünüyorum, okuyorum.
Ötekinin yaratımı ve öteki üzerinden insanın kendine bir konum belirlemesi, kimliğini öteki üzerinden oluşturması konuları, konuya hangi açıdan yaklaşırsanız yaklaşın, ilgi çekici.


Her şey, İspanyol Altın Çağı ile alakalı okumamla başladı. Kaderin bir cilvesi olarak yakın zamanlarda Stanislaw Lem'in Solaris'ini de okuyordum. Bugünkü alıntılar, eşzamanlı iki okumanın sonuçları. Konu üzerinde düşünmeye başlamak için iyi bir başlangıç noktası olacağını düşünüyorum.

İlk alıntı, Bartolomeo De Las Casas'ın Yerlilerin Gözyaşları kitabından. De Las Casas, Dominiken rahibi olarak 1510'da Küba'ya papazlık görevi olarak gönderilir. Yeni kıtada İspanyolların, yerlilere karşı yürüttüğü sistematik zulüm, şiddet ve soykırımı gördükten sonra yerlilerin hakları için çalışmaya başladı. Kıtada tanık olduklarını yazıya döktü. Aşağıdaki alıntı, onun tanıklıklarından bir tanesi.


Kasik Hatuey, yakalanmadan önce İspanyollar’a karşı Latin Amerika’da başlayan direnişin ilk önderlerinden biriydi. Öldürülmeden önce yanına gelen din adamı, kendisine günah çıkartırsa cennete gideceğini söyleyince Hatuey şu soruyu sordu: ‘‘Bu sizin cennetinize İspanyollar da gidiyor mu?’’ Rahip, iyi İspanyolların da cennete gittiği cevabını verdi. Hatuey, böylesine zalim insanların gittiği yere gitmek ve onlarla birlikte olmaktansa cehenneme gitmeyi tercih edeceğini söyledi ve günahlarını çıkartmayı reddetti.



İspanyolların yeni bir kıta keşfettikleri doğrudur. Buna ek olarak onların yeni bir kıta yarattıkları da söylenir. Keşif ve keşfin devamını takip eden yaratım süreci, Solaris'in alttan alta temas ettiği konulardan bir tanesidir. Aşağıdaki alıntı da Stanislaw Lem'in bir bilimkurgunun ötesinde öteki ve iletişim konuları üzerine yazılmış en iyi kitaplardan biri olan Solaris'ten.


Peki ne yapacaktık o dünyalarla? Ya biz onların efendisi olacaktık ya da onlar bizim: Yetmezlik içindeki zihinlerimizde tek düşünce buydu!




Öteki üzerine bir yazı hazırlamak isterim. Hazırlayabilir miyim? İşte, bundan emin değilim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sınavlar İçin Tavsiyeler (Evet, Sınavlardan Sonra)

Acısıyla tatlısıyla bir sınav döneminin daha sonuna geldiniz, tebrikler. Artık derin bir nefes alabilir, vize sonuçlarını beklemeye başlayabilirsiniz. O da ne? Henüz sınav döneminiz bitmeden birkaç sınav açıklandı bile. Test sınavlarının yalnızca sizin için değil, hocalarınız için de avantajları var.  İşte onlardan birini görmüş oldunuz. Notlarınız beklediğiniz gibi gelmedi. Halbuki siz yazmıştınız. Zaten çalışmıştınız. Belli ki hocanız zor sordu, anlatmadığı yerden sordu, vs. Ya da belki de kağıtları okumadı. Asistanına okuttu, rastgele puanlama yaptı, kağıtları havaya atıp ters düşenlere yüksek verdi. Belki de hoca size taktı. Zaten şüpheleniyordunuz, derste size kötü kötü bakıyordu. Aa, derse gelmediniz. O zaman derse gelmediğiniz için de takmış olabilir. Bunların hepsini düşündünüz, düşündükçe daha da ikna oldunuz ve hocaya e-posta atmaya karar verdiniz. Ama nasıl yazacağınızı bilmiyorsunuz. Doğru yerdesiniz. Sizin için aşağıya bir örnek bırakıyorum: "Merhaba Sayın Hocam, Ben ...

Pratiklerde Hayatta Kalma Rehberi

Başlarken Not:  Neredeyse bir sene önce, vize sınavlarından sonra, sınav dönemi boyunca üzerine düşündüğüm metni blogda paylaşmıştım. Bu yazı,  o yazının  devamı. Bu nedenle önce o yazıyı okumanız daha iyi olacaktır. Çünkü orada yer alan tavsiyeler, doğal olarak burada yer almayacak. Bu yazıda daha spesifik olarak sınav gözetmenliği boyunca dikkatimi çeken durumlara ilişkin tavsiyelerde bulunacağım. Aslında daha çok söyleneceğim ama öyle söyleyince pek hoşunuza gitmiyor, "sen kim oluyorsun" itirazları ve diğer daha kötü anmalarla kulaklarım çınlıyor. Notun Notu: Yazıya başlarken niyetim gerçekten de sınavlar hakkında tavsiye verdiğim ikinci bir yazı yazmaktı. Ancak soru çözümüne yönelik pratik derslere ilişkin söyleyeceğim çok sözüm varmış. Ayrı bir yazı oluşturacak hacme ulaşınca önce bu yazıyı yayınlamaya karar verdim. Yazmak için yola çıktığım yazı da haliyle ertelendi. Sınavlardan önce yetişir mi, bilemiyorum. Gerçi ilk yazıyı düşünürsek yetişip yetişmemesi o kadar da...

Kontrol Kalemi: Barış Bıçakçı - Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin

Yayıncı:  İletişim Yayınları Editör:  Tanıl Bora Kapak: Suat Aksu Sayfa Sayısı : 131 Okunacak kitap fazla, okumak için gereken zamanımız ise az. Üstelik, zamanımız gittikçe azalırken okunmayı bekleyen kitapların sayısı gün geçtikçe artıyor. Elimizde sihirli bir değnek olmadığı için kalan sınırlı vaktimizi iyi eserlerin peşinden koşarak, kötü eserlerden ise kaçarak geçiriyoruz. Koşunun yorgunluğunu atmak ve kötü eserler karşısında ihtiyacımız olan teselliyi bulabilmek içinse elimden gelen, teselli için önerilebilecek iyi eserlerin peşine düşmek. İşte bu yüzden bugün teselliyi, " Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin " isimli romanda arıyoruz. Zaman zaman Barış Bıçakçı uğruyor hayatlarımıza. Bir anda yeni romanının geleceği haberini alıyor, o güne kadar bekliyor, çıktığı gibi okuyor, böylece onu dinlemiş oluyor ve ardından kendisini uğurluyoruz; bir sonraki eserine kadar. O da iki eseri arasındaki süreçte ortadan kayboluyor, hiç görünmüyor, haber vermiyor; sonra bir anda yeni eseriyl...